Sultan Şehir Edirne
Mehmet YAŞİN
Bu sınır kentine kaçıncı gidişim unuttum. Ama baktım ki değişen bir şey yok. Her şey bıraktığım gibi. Edirne kaderine terk edilmiş.
Sanki Avrupa sınırında unutulmuş gitmiş. Edirne’yi bu kez 1964 yılında aramızdan ayrılan yazar Safiye Erol ile birlikte gezdim. Kenti bir ben anlattım, bir de Safiye Erol.
Karayip Denizi’nin sıcak tembelliğinden sıyrılamadan bir de baktım ki Edirne’deyim. Bu kaçıncı Edirne? Unuttum... İlki çok eskideydi. Küçücük bir çocuktum. O zamanlar otobüsler, otoyoldan bir kuş misali uçup gitmiyorlardı... Köy, kasaba, kent tıngır mıngır. Tıpkı Safiye Erol’un yaptığı yolculuklar gibi: ‘Silivri, Çorlu, Babaeski, Havsa... Camilerini, çeşme ve köprülerini gözle selamlayarak, halkın hayatından bir uçar koku kaparak geçiyoruz. Tarlalar, bereketli körpe yeşil, hep düz ova gidiyor. Koyunlar, davarlar otluyor, ötede beride leylekler keyif üstü...’
Kim bu Safiye Erol? İzin verirseniz biraz sonra açıklayacağım. Zaten bu haftaki yazımı onunla birlikte yazdım. Bazen ben, bazen o... Sırada başka bir soru daha var. Önce onun cevabını vereceğim. Bu sefer Edirne’ye niye gittim? Neden bu mevsimsiz yolculuk?
Yöneticisi olduğum ‘Doğan Kitap’ın, yazarlardan oluşan bir ‘Kültür Kumpanyası’ var. Bu kumpanya trene, otobüse atlayıp Türkiye’nin çeşitli kentlerinde üniversitelere konuk oluyor. Söyleşiler, konferanslar, açık oturumlar, imza günleri, paneller...
Bu kez sıra Edirne’deydi. Şehrin sevdalısı Vali Fahri Yücel’in davetlisi olan kumpanya soluğu Edirne’de aldı. Kumpanyada kimler mi vardı: Selim İleri, Ahmet Ümit, Duygu Asena, Gül İrepoğlu, Deniz Kavukçuoğlu, Sema Kaygusuz, Derya Erkenci, Tuna Kiremitçi, Onur Caymaz, Başar Başarır, Jale Sancak, Halide Eşber, Sahrab Soysal, Serdar Özkan...




Safiye Erol, son iki yıldan beri Türkiye'nin fikir, kültür ve edebiyat gündeminde. Kubbealtı Neşriyâtı'nın, yazarın "Ciğerdelen" romanının dışında diğer roman ve kitaplarını yayınlamasından sonra Türk aydınları, tanımadıkları okumadıkları bu yazara dört elle sarıldılar. Murat Belge, Beşir Ayvazoğlu, Selim İleri, Mustafa Kutluve onlarca tanınmış aydın, Safiye Erol hakkında önemli makaleler yazdı. Basında yüzü aşan yazılar çıktı. Bir anda edebiyat gündemimize oturan yazarın gücü nereden geliyordu? Eserlerinde hangi temel meselelerimize parmak basıyor, hangi önemli konuları ele alıyordu? Şüphesiz bugüne kadar tanınmayışının temel sebebi, eserlerinin bulunmayışında yatıyordu. Safiye Erol'un altı kitabının basılmasıyla Türk kamuoyu çok farklı bir entelektüelle karşılaştı ve şaşırdı. Aydınlarda, bugüne kadar Safiye Erol gibi değerleri tanımayışın mahcup telaşı görüldü. Son bir kaç yıl içinde başta İstanbul ve Ankara'da olmak üzere hakkında ondan fazla toplantı yapıldı. Keşan Sempozyumu'nda bilim adamları, Safiye Erol'un hayatı, sanatı ve fikirleri üzerine tebliğler sundu.
Bazı kitaplar vardır, hissede hissede, yazarından kan damlaları dökerek yazılır. Ciğerdelen'in izine düştüğümde bunları gördüm.
110 sene evvel...